İş Hukukunda Ücret Kesme Cezası


İşçi ve işveren arasındaki ilişki, hak ve yükümlülüklerin karşılıklı olduğu bir denge üzerine kurulmuştur. İş yerinde disiplinin sağlanması ve üretimin aksamaması için işverenin, belirli durumlarda işçiye karşı yasal olarak düzenlenmiş yaptırımlar uygulama hakkına sahiptir. Bu yaptırımlardan biri de 4857 sayılı İş Kanunu’nun 38. maddesinde düzenlenen "Ücret Kesme Cezası"dır.

Bu ceza, özünde bir disiplin müeyyidesi olup, işverenin, işçinin kusurlu hareketleri nedeniyle uğradığı zararın telafisi veya borç tahsili amacıyla yaptığı bir kesinti olmaktan ziyade, işçinin iş sözleşmesine veya işyeri kurallarına aykırı davranışlarına karşılık olarak uyguladığı bir disiplin yaptırımıdır. Ücret kesme cezasının iş hukukundaki yeri, sınırları ve uygulama esasları; hem işçi haklarının korunması hem de işyeri düzeninin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.

I. Yasal Dayanağı ve Niteliği

Ücret kesme cezasının temel yasal dayanağı, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 38. maddesidir. Madde, ücret kesme cezasının uygulanabileceği halleri, kesinti miktarını ve usulünü açıkça belirlemiştir.

Ücret Kesme Cezasının Niteliği:

Bu ceza, tazminat veya borç mahsubu değildir. İşveren, işçinin neden olduğu zararı tahsil etmek istiyorsa, bu kesintiyi İş Kanunu'nun 38. maddesi kapsamında değil; genel borçlar hukuku hükümleri çerçevesinde rıza ile veya yasal takip yoluyla yapmalıdır. Ücret kesme cezası ise tamamen disiplin amaçlı bir yaptırımdır. Amacı, işçiyi sözleşmeye uygun davranmaya teşvik etmek ve işyeri düzenini korumaktır.

II. Uygulama Şartları ve Sınırları

Kanun koyucu, işçinin temel geçim kaynağı olan ücretten yapılacak kesintilere çok sıkı sınırlar getirmiştir. Bu sınır ve şartlara uyulmaması, yapılan kesintiyi hukuka aykırı hâle getirir ve işverenin iade yükümlülüğünü doğurur.

1. Kesinti Yapılabilecek Haller (Mevzuat Şartı)

İşveren, ücret kesme cezasını ancak;

  • Toplu İş Sözleşmesi (TİS) veya  
  • İş Sözleşmesinde açıkça belirtilmiş nedenlerle uygulayabilir. 

Ayrıca, iş yerinin çalışma düzenine, iş güvenliğine, iş sağlığına veya iş yeri kurallarına aykırı davranışlar nedeniyle bu cezanın uygulanabilmesi için, bu kural ihlallerinin ve bunlara uygulanacak cezanın iş yeri iç yönetmeliği veya TİS'te açıkça ve somut bir şekilde belirtilmiş olması şarttır. İşveren, böyle bir düzenleme bulunmadıkça keyfi biçimde ücret kesme cezası uygulayamaz.

2. Miktarsal Sınır (İki Günlük Ücret Kuralı)

Ücret kesme cezasının en önemli ve en katı sınırı, miktarıdır. İş Kanunu'nun 38. maddesine göre, işçinin ücretinden bir ayda en çok iki günlük ücreti kadar kesinti yapılabilir.

  • Bu sınır, işçinin aynı ay içinde birden fazla disiplin suçu işlemesi durumunda dahi aşılamaz. Yani işçi ay içinde beş ayrı kural ihlali yapsa bile, toplam kesinti miktarı yine en fazla iki günlük ücretle sınırlıdır. 
  • Kısmi süreli çalışanlar veya günlük ücretle çalışanlar için de bu sınır, fiilen çalıştığı iki günün ücretine karşılık gelir. 

3. Zaman Sınırı (Ceza Uygulama Süresi)

İşveren, kesintiyi yapmadan önce kural ihlalinin gerçekleştiği tarihten itibaren belli bir sürenin geçmesini bekleyemez. Kanun bu konuda açık bir süre belirtmemekle birlikte, disiplin cezasının caydırıcılık ve adalet ilkesi gereği, olayın öğrenilmesinden sonra makul bir süre içinde ve gecikmeksizin uygulanması esastır.

III. Usul ve Şekil Şartları (İşçinin Savunma Hakkı ve Bildirim)

Ücret kesme cezasının hukuka uygun olabilmesi için, miktarsal sınırlara ek olarak usul kurallarına da uyulması zorunludur.

1. İşçinin Savunma Hakkı

İşçinin savunma hakkı, disiplin hukukunun temel bir gereğidir. İşveren, ücret kesme cezasını uygulamadan önce, işçinin yaptığı iddia edilen kural ihlali hakkında yazılı olarak savunmasını almak zorundadır. İşçiye savunma için uygun bir süre tanınmalı; aksi hâlde savunma alınmadan verilen ceza yargı denetiminde geçersiz sayılır. Bu kural, iş güvencesi hükümleriyle paralel bir koruma sağlar.

2. İşçiye Bildirim Yükümlülüğü

Kesinti uygulandığında işveren, bu durumu kesintinin sebebini ve miktarını belirterek derhal işçiye yazılı olarak bildirmek zorundadır. İşçi, kendisine bildirilen bu cezanın nedenini ve miktarını bilme hakkına sahiptir.

3. Bölge Müdürlüğüne Bildirim Yükümlülüğü

İşverenin en önemli yasal yükümlülüklerinden biri de, ücret kesme cezasını uyguladığı tarihten itibaren otuz gün içinde o yerdeki Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü'ne (eski adıyla Bölge Müdürlüğü) bildirmektir. Bu bildirim, cezanın yasal takibi açısından önemlidir.

IV. Ücret Kesintilerinin Akıbeti: İşçilerin Ortak Menfaatine Kullanım

Ücret kesme cezasını diğer kesintilerden ayıran en belirgin özellik, kesilen paranın işverenin kasasına girmemesi; aksine, işçilerin menfaati için kurulan bir fona aktarılmasının zorunlu tutulmasıdır.
Kanun, kesilen ücretlerin nereye harcanacağını da açıkça belirlemiştir:
"İşçi ücretlerinden ceza olarak kesilen paralar, işçilerin eğitimi ve sosyal hizmetleri için kullanılmak üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilgili hesabına on beş gün içinde yatırılır."

  • Bu fon, işçilerin eğitimi, mesleki gelişimi, sosyal ve kültürel ihtiyaçları gibi ortak menfaatlerine yönelik harcamalarda kullanılmak üzere merkezi bir havuzda toplanır. 
  • İşveren, bu parayı iş yerinde tutamaz veya kendi menfaatine harcayamaz. Bu zorunluluk, cezanın ticari bir kazanç sağlama aracı olmasını engeller ve disiplin amacını pekiştirir. 
  • Paranın belirtilen süre içinde fona yatırılmaması durumunda, işveren aleyhine idari para cezası uygulanabilir. 

V. Yargısal Denetim ve İşçinin İtiraz Hakkı

İşçinin, kendisine uygulanan ücret kesme cezasının hukuka aykırı olduğu kanaatine varması durumunda, yargı yoluna başvurma hakkı bulunmaktadır.
İşçi, ücret kesme cezası kararına karşı iş Mahkemelerinde dava açabilir. Mahkeme, hem cezanın maddi gerekçesini (işçinin gerçekten kural ihlali yapıp yapmadığını) hem de usul şartlarına (savunmanın alınıp alınmadığı, miktarın iki günlük ücreti aşıp aşmadığı gibi) uyulup uyulmadığını denetler.
Mahkeme, cezanın haksız veya usulsüz olduğuna karar verirse, işverenin kesilen ücreti faiziyle birlikte işçiye iade etmesine hükmeder. Bu durum, işçinin ücretinin keyfi kesintilere karşı güçlü bir şekilde korunduğunu gösterir.

VI. Sonuç ve İşverenlere Tavsiyeler

Ücret kesme cezası, iş yerinde disiplinin korunması için işverene tanınmış önemli bir araç olmakla birlikte, bu hakkın kullanımı son derece sınırlı ve usule bağlıdır. İşverenler için bu disiplin mekanizmasını kullanırken dikkat edilmesi gereken temel noktalar şunlardır:

  1. Ön Düzenleme Zorunluluğu: Uygulanacak ceza, mutlaka iş sözleşmesi, TİS veya işyeri iç yönetmeliğinde somut ve açıkça tanımlanmış olmalıdır. 
  2. Miktara Dikkat: Kesinti, bir ayda iki günlük ücret sınırını kesinlikle aşmamalıdır. 
  3. Usule Riayet: Ceza uygulanmadan önce işçinin yazılı savunması alınmalı ve karar, sebebiyle birlikte yazılı olarak işçiye bildirilmelidir. 
  4. Fon Yükümlülüğü: Kesilen ücretler, 15 gün içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın ilgili hesabına, işçilerin ortak menfaatine kullanılmak üzere yatırılmalıdır. 

Ücret kesme cezası, işçinin ücret hakkına doğrudan müdahale eden bir yaptırım olduğundan, yasalara tam uygunluk hayati önem taşır. Aksi halde, iyi niyetle uygulandığı düşünülen bir disiplin cezası dahi, işverenin hem mali sorumluluğuna hem de idari yaptırımlarla karşılaşmasına neden olabilir. Bu nedenle, işverenlerin bu mekanizmayı kullanırken hukuki prosedürlere titizlikle uymaları, hem iş barışını hem de yasal güvenliği sağlamanın temel koşuludur.
İş Hukukunda Ücret Kesme Cezası İş Hukukunda Ücret Kesme Cezası Reviewed by Gaye Erkan on Ekim 17, 2025 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.