Çalışma ilişkilerindeki esnekleşme süreçlerine bağlı olarak
ortaya çıkan ‘‘freelance’’ çalışma şekli, çeşitli sebeplerle birlikte günden
güne artış göstererek Dördüncü Sanayi Devrimi’nin meydana getirdiği en önemli
çalışma şekillerinden birisi olmuştur. Çalışanlar, freelance şekilde çalışarak
çevrimiçi ve çevrimdışı mecralarda, tercih ettikleri zaman ve mekânda, kendi
çalışma şartlarını kendileri belirleyerek çalışmaktadırlar. Bu çalışma biçimine
bağlı olarak, çalışma ilişkilerinin unsurlarından olan işverenler ve işçiler,
yapılan işlerin gerçekleşmesi adına süregelen geleneksel iş fonksiyonlarından
farklılaşarak yeni iş fonksiyonlarına evirilip konumlanmışlardır.
Freelance çalışma süreçlerinin doğurduğu olumlu ve olumsuz
değerlendirmelere yönelik olarak birçok farklı düşünce bulunmaktadır. Özellikle
freelance çalışma biçimini neoliberal düşünce bakış açısıyla birlikte
değerlendirip daha çok özgürleşme kavramıyla ilişkilendiren yaklaşım oldukça
etkilidir. Bu yaklaşıma göre freelance çalışarak çalışma şartlarını kendi
isteklerine göre belirleyebilen çalışanlar hem sosyal hem de iş hayatlarını
diledikleri özgürlükte kontrol edebilme şansına sahip olurlar. Böylece kendi
hayatlarında egemen bir role bürünürler. Ancak neoliberal bakış açısıyla
değerlendirilen freelance çalışma biçiminde özgürlüklerin peyda olması her ne
kadar gerçekçi ve kaçınılmaz olsa da aynı zamanda çalışanlara birçok sorumluluk
ve yükümlülük de getirmektedir.
Freelance çalışma, çalışanlar için özgürlük vaat ederek cazip bir çalışma şekli olurken, paradoksal olarak bu vaat edilen özgürlük aynı zamanda çalışanlara önemli ölçüde sorumluluk da yüklemektedir. Bu noktada asıl sorumluluk, freelance çalışanların kendi güvencelerini kendilerinin sağlaması gerekliliğidir. Henüz hukuki bir tanımlamaya konu olmayan freelance çalışma biçimi, iş sözleşmelerinin işveren tarafının baskın olduğu bir düzlemde gerçekleşmesine neden olmaktadır. Bu güvencesizlik nedeniyle freelance çalışanların iş sözleşmeleri gereğince formel bir yapıya kavuşamamaktadır.
Güvence kaybıyla
birlikte neoliberal düşüncenin freelance çalışanlar üzerinde yaratmış olduğu
‘‘kendi hayatlarının egemeni olma’’ hissi, onları kendi kendilerini güvenceye
almaya zorlamaktadır. Fakat rekabetçi piyasa koşullarında bu denli güvencesiz
kalan çalışanlar, işverenlere karşı kendilerini yeterince koruyamamaktadır.
Dolayısıyla özgürleşen çalışanlar, geleneksel çalışma biçimlerinin sağladığı
pek çok güvenceden yoksun kalarak kapitalizmle, tabir yerindeyse, ‘‘el ense’’
olmaktadır. Bu sebeple, freelance çalışanların özgürlükleri yerini yapmak
zorunda oldukları; yapmadıkları takdirde çalışma ilişkilerinde saf dışı
kalacakları zorunluluklara bırakmaktadır. İşveren karşısında güvencesiz durumda
olan freelance çalışanlar, piyasada kendilerine yer edinebilmek için uzun
saatler boyunca düşük ücretlerle çalışabilmektedir. Ayrıca pek çoğu,
ücretlerini temin etmekte de sorunlar yaşamaktadır.
Freelance çalışanlar için en önemli sorun olarak
görülebilecek olan güvencesizliğe rağmen, bu çalışma biçimini tercih
etmelerinin haklı sebepleri de bulunmaktadır. Neoliberal düşünceye dayalı
olarak çizilen freelance çalışma portresinde, çalışanların birçoğu işyerinde
çalışmanın doğurduğu stresten ve mobbing uygulamalarından uzaklaşmak için
freelance çalışmayı tercih etmektedir. Ayrıca kendi iş yönetimlerini kendileri
üstlenen freelance çalışanlar, potansiyellerini gerçekleştirmede de herhangi
bir kısıt olmadığını düşünerek yaptıkları işlerden önemli ölçüde tatmin
olabilmektedir.
Freelance çalışmayla birlikte çalışan artık bir işçi değil,
girişimcidir ve kendi kendisinin patronudur. Bu sayede dilediği gibi çalışma
standartlarını belirleyebilir. Ancak bu sebeplerle freelance çalışmayı tercih
eden çalışanlar, aslında kuralları belli olmayan bir oyunun parçası olurlar.
Bir sözleşme güvencesiyle çalışan işyerindeki çalışanlara kıyasla -en azından
şimdilik- daha az güvenceyle çalışmak zorunda kalan freelance çalışanlar, aynı
zamanda iş bulmak, yeterli düzeyde asgari bir gelir elde etmek ve sigortaya
tabi olmak gibi çeşitli sosyal ve ekonomik sorumluluklarla kendi başlarına
mücadele etmek zorunda kalırlar. Aynı zamanda örgüt bilincinden uzaklaşarak yalnızlaşmak,
belirli bir çalışma saatine tabi olmamak ve ayrıca zaman zaman işlerin
yetişmemesine bağlı olarak kişisel hayata zaman ayıramamak gibi birçok sorunla
da karşı karşıya kalmaktadırlar.
Bunların yanı sıra, freelance çalışanlar yalnızca bu çalışma
biçimini tercih ettikleri için birçok psikolojik sorunla da
karşılaşabilmektedir. Yaptıkları işlerden ve aldıkları kararlardan bütünüyle
kendileri sorumlu olan freelance çalışanlar, işyerinde çalışanlara kıyasla,
başarısızlık hissini işin paydaşlarına dağıtarak sorumluluğu azaltma şansına
sahip değildir. Bu nedenle başarısızlık ve yetersizlik hisleriyle beraber
kendilerini acımasızca suçlayabilmekte ve çeşitli psikolojik sorunlarla yüz
yüze gelebilmektedirler.
Toplumun ‘‘düzgün iş’’ olarak tanımladığı -9/5 çalışma saatlerine sahip, haftalık ve yıllık izin hakları bulunan ve sigorta gibi sosyal haklar sayesinde güvenceli iş kabul edilen- geleneksel iş tanımına girmeyen freelance çalışma biçimi, freelance çalışanların toplumda ‘‘çalışan’’ olarak görülmemesine neden olabilmektedir. Harcadıkları emeğin toplum tarafından çalışma olarak görülmemesi de ayrıca psikolojik sorunlara yol açmaktadır.
Sosyal ve ekonomik açıdan birçok sorunla karşılaşan freelance
çalışanlar, haklarını talep etmek ve daha sağlıklı bir çalışma ilişkisi
kurabilmek için örgütlenerek mücadele etmekten de yoksun kalmaktadırlar.
İşyerinde çalışanlara kıyasla yalnızlaşmış olan bu kişiler, egemen hayat
rolünün kendilerine dayatmış olduğu tüm sorumluluğu üstlenme algısı sayesinde
suçu da kendilerinde arayarak, örgüt olma bilincinden zamanla
uzaklaşmaktadırlar. Sınıf bilincine erişmelerinin önüne geçen bu sebepler
neticesinde, freelance çalışanların asgari bir çalışma standardına sahip olması
biraz zor olsa da oldukça elzem olduğu kesindir.
Sonuç olarak freelance çalışma biçimi Dördüncü Sanayi Devrimi’nin meydana getirdiği en önemli istihdam modellerinden birisi olmuştur. Halihazırda bu çalışma biçimini seçerek birçok farklı sosyal ve ekonomik sorunla karşılaşmak sadece günümüz şartlarının doğurmuş olduğu bir koşuldur. Yeni teknolojiler ile beraber küreselleşmenin de bir sonucu olarak esnek çalışma şekillerinin günden güne artacağı bir gerçek olup, bu doğrultuda çalışma şartlarının da iyileştirileceği ve belli ölçüt ve kurallara tabi olacağı öngörülmektedir.
Her ne kadar bu öngörü sayesinde bir güvenceye sahip
olunabileceği tahmin edilebilecek olsa da sosyal devlet anlayışına dayanan
sosyal politikaların ağırlık kazandığı bir zeminde gerçekleşmesi oldukça
önemlidir. Zira çalışma ilişkilerinin unsurlarını dengeli bir şekilde korumak
ve neoliberal politikaların göz ardı ettiği fırsat eşitsizliklerine mahal
vermemek sürecin daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde gerçekleşmesi için
büyük bir öneme sahiptir.
Kaynakça
İlyas, Ö.(2022), Freelance Emek Ofissiz Çalışmanın
Sınıfsallığı, İletişim.
Hiç yorum yok: