İK Uzmanının Gözünden: İşten Çıkarmak mı Zor, İşe Almak mı?

 



İnsan kaynakları dünyası dışarıdan bakıldığında CV’leri inceleyen, mülakat soruları soran ve işe alım mailleri gönderen bir ofis görevlisi gibi görünebilir. Ama işin içine bir kez girdiğinizde, bu mesleğin aslında insan hayatlarına dokunmakla, kaderlere yön vermekle, bazen bir kahkaha bazen bir gözyaşıyla yol almakla ilgili olduğunu fark edersiniz. Peki, İK uzmanları için en zor an ne? Bir adayı işe almak mı yoksa bir çalışanla yolları ayırmak mı?

Cevap net değil, çünkü her iki sürecin de kendi içinde dağları devirecek yükleri var. Ama gelin, bir İK uzmanının gözünden bu iki süreci samimiyetle değerlendirelim.

1. İşe Alım: Aşk Başlangıcı Gibi

İşe alım süreci, heyecanlı bir flört gibidir. CV’ler profillerden kaydırılır, ilk görüşmeler "Bu bana uyar mı?" diye başlar. Adayla ilk buluşma gerçekleşir: Ne giymiş, nasıl oturuyor, göz teması kuruyor mu? Kısacası "Kimyamız uyuşur mu?" sorusu kafada dönüp durur.

Ve sonunda birini seçersin. İK masasında küçük bir zafer havası esebilir. "Bu sefer tam isabet!" dersin. Ama bilinmez ki asıl maraton daha yeni başlamıştır. Çünkü doğru insanı seçmek kadar, onun şirkete uyum sağlayıp sağlayamayacağını kestirmek de ayrı bir bilmece.

Yanlış seçim yaparsan sadece zamanı değil, bütçeyi, motivasyonu ve bazen tüm ekip dengesini riske atmış olursun. Tıpkı yanlış bir ilişkiye "evet" demek gibi. O yüzden evet, işe alım eğlencelidir ama bir o kadar da stratejik bir satranç oyunudur.



2. İşten Çıkarma: Ayrılık Zamanı

İşten çıkarma kısmı ise flört değil, ayrılık konuşmasıdır. Ve ne yazık ki, bu ayrılıklar “sen çok iyi bir insansın, ama biz farklı dünyaların insanlarıyız” kadar yumuşak geçmez. Çoğu zaman göz göze gelmek bile zordur. Hele ki o kişi yıllardır şirkette çalışıyorsa, kurumun halısında ayak izi, kahve kupasında parmak izi kalmışsa… İşte o zaman "etik", "duygusal yük", "doğru iletişim" gibi kelimeler havada uçuşur.

Bir İK uzmanı olarak, işten çıkarmada sadece yasal prosedürü değil, insan psikolojisini de yönetmek zorundasındır. “Seninle çalışmak güzeldi ama artık yollarımız ayrılıyor” cümlesini karşındaki kişiye kırmadan, ezmeden, umut kırıntısı bırakmadan ama dürüstlükle söylemek büyük bir sanattır. Ve bu sanatta ustalaşmak da zaman alır, yürek ister.

 

3. Hangisi Daha Zor?

İşe alım bir heyecan, bir umut sürecidir. İşten çıkarma ise bir son, bir kabullenme. Birinde hayaller kurarsın, diğerinde hayal kırıklığını yönetirsin. O yüzden karşılaştırmak neredeyse imkânsız.

Ama belki de asıl soru şu: "Bu meslek neden bu kadar duygusal bir iş?" Cevap basit: Çünkü biz sadece ‘insan’ değil, aynı zamanda onların umutları, hedefleri, korkuları ve kırılganlıklarıyla da çalışıyoruz.

Belki işe alımın stresi daha çok gözle görünür, ama işten çıkarmanın duygusal bedeli daha ağırdır. Yani hangisi daha zor derseniz: Kalbinize, o günkü ruh halinize ve bazen karşıdaki insanın gözlerine göre değişir.

Ama kesin olan bir şey var: İK’cı olmak, sadece “insan” kaynaklarıyla değil, “insanlıkla” çalışmaktır. Ve bu da her gün ayrı bir sınavdır.


İK Uzmanının Gözünden: İşten Çıkarmak mı Zor, İşe Almak mı? İK Uzmanının Gözünden: İşten Çıkarmak mı Zor, İşe Almak mı? Reviewed by Yaren Üstündağ on Haziran 23, 2025 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.